29 Nisan 2008 Salı

Adını Geri Al

Ölmek üzere olduğunu anlayan bir adamın çılgınlığıyla "Henriette!" diye bağırdım. Dönüp bakmadı, durmadı, adını benden geri aldığını, artık bu ada karşılık vermeyeceğini söylemeye bile gerek duymadı. Durmadan ilerliyordu...

Vadideki Zambak
Honore De Balzac

.

Hayata Tutunmak


Güz 2007
Ankara

24 Nisan 2008 Perşembe

Histerik Kişilik


Şöminenin bir köşesinde sen,
Bir köşesinde ben.
Aramızda alev,
Alev alev...

Sırtımızda soğuk,
Kor bakışlarımız donuk.
Elimizde içki, içilmedikçe
İki dudak arasında birkaç hece,
Yorgun, kara bir güvercin gagasında
Söz oluyor...

Acı değil,
Şiddet ve fırtına,
Her yer fora!
Her şey alabora!
Çirkin eller,
Gözler serseri...
Gelen lekeli, giden lekeli!
Çelişki, histerik kişilik,
Sevgi çemberi, delik deşik...

Ben yatak ucuna ilişmiş,
Ellerim bağlı.
Gözlerim yerde,
Sen pencerede.
Camda buğulu bulut
Damla damla zehir düşmekte
Gövdelere...
Bir piyano,
Geçmişin parmakları usta...
Sen beyaz, ben siyah tuşlarda.
Gamlarımız notaya dönüşüyor,
Atonal alışkanlıklarımızla...


Söndü şömine, gün kelepçeli...
Sen ve ben zindan içinde!
Birbirimize kelepçeli...
Yıkılmış piyanonun sinesinde
Kara güvercin öylece yatıyor.

Korkudan kocaman olmuş şimdi!
Ölü gözleri, ölü gözleri, ölü gözleri...


17 Nisan 2008 Perşembe

Süpriz

Burda canımı sıkan şeyin senin bir gün gidecek olduğun gerçeği sanırdım. Sensiz buranın hiç tadının olmayacağını sanırdım. Ama şimdi anlıyorum ki; benim canımı sıkan senmişsin! Meğer senin varlığınmış burda tadımı kaçıran... Sensiz öyle güzel ki! Sensiz öyle huzurlu ki artık...

Gidiyorsun diye arkandan ağlarken hayatın bana sunduğu şu süprize baksana!

11.05.07
Ankara

16 Nisan 2008 Çarşamba

Emektar


Nisan 2008
Beypazarı Ankara

.

13 Nisan 2008 Pazar

Tel Cambazının Tel Üstündeki Durumu

Sizin alınız al, inandım.
Morunuz mor, inandım.
Tanrınız büyük, amenna!
Şiiriniz adamakıllı şiir.
Dumanı da caba...
Ama sizin adınız ne?
Benim dengemi bozmayınız!

Bütün ağaçlarla uyuşmuşum.
Kalabalık ha olmuş ha olmamış...
Sokaklarda yitirmiş, cebimde bulmuşum.
Ama ağaçlar şöyleymiş;
Ama sokaklar böyleymiş;
Ama sizin adınız ne?
Benim dengemi bozmayınız!

Aşkım da değişebilir, gerçeklerim de...
Pırıl pırıl dalgalı bir denize karşı,
Yan gelmişim diz boyu sulara
Hepinize iyi niyetle gülümsüyorum.
Hiçbirinizle dövüşemem;
Siz ne derseniz deyiniz.
Benim bir gizli bildiğim var!

Sizin alınız al, inandım.
Sizin morunuz mor, inandım.
Ben tam dünyaya göre!
Ben tam kendime göre!

Ama sizin adınız ne?
Benim dengemi bozmayınız...

Turgut Uyar


7 Nisan 2008 Pazartesi

2 Nisan 2008 Çarşamba

Yazı

Bir yazı nedir ki aslında?... İki piyango bileti boyunda bir köşe yazısının ne ağırlığı olabilir ki?
Bir çeyrek bilet peşinde çaresizce umut kovalayan milyonların karşısına dikilip "Durun, bir de beni dinleyin. Ben de hayatınızı değiştirebilirim," diyebilir mi yazı?
(...)
Her bilete vuran bir ikramiyedir yazı...
Harflerle ilmeklenmiş uçan halısına bindiğinizde, birkaç dakikalık yolculuk boyunca, umudun başka adreslerini de gösterebilir sizlere, ki o da az zenginlik değildir.

Can Dündar
Benim Gençliğim