24/04/2009
Küçük Tiyatro
"Şu yıldız bu gece parıl parıl...
Şu öteki, o da parlıyor. İşte bir tanesi de kaydı.
Eh, kısmet kapısı yıldızlar...
Kimi açılır, kimi kapanır..."
"Köşebaşı bir hayat dilimdir; ama bir ferdin ya da birkaç ferdin hayat ifadesi değil, bir mahallenin hayat ifadesidir. Oyun sokakta geçer. Eserin asıl kahramanı mahalledir. Mahallenin de kendine göre bir hayatı vardır. Bu hayatın iç köşelerini yine kendi ifadesi olan dedikoduların da dedikodu dediğimiz karmaşık çatışma hallerinde bulabiliriz.
Evet, bir hayat dilimi... Eski bir mahallenin yirmi dört saatinden alımış bir kesitle günlük yaşayışımızdan bir tablo... Hemen herkes özel hayatının sınırları içinde, bizi daha derinden sınırlayan bir çevrenin tesirlerinden habersiz gibi hareket eder! Oysa ki isteklerimiz yahut kararlarımız ne kadar çeşitli engellerle karşılaşır!" diyor oyunun yazarı Ahmet Kutsi Tecer, Köşebaşı hakkında seneler önce 1947'de Küçük Tiyatro Dergisi'ndeki yazısında...
Küçük Tiyatro'nun 27 Aralık 1947'deki açılış oyunu olan Köşebaşı, seneler sonra prömiyerini yine 27 Aralık'ta yaptı. Geleneksel orta oyundan beslenen ve çağdaş bir biçim ve içerikle sunulan bu oyun, İngilizce'ye çevrilen ilk oyun olmasının yanı sıra ABD Wiscounsin Üniversitesi Tiyatro Bölümü'nde 1952 senesinde sahnelenerek yurt dışında oynanmış ilk Türk oyunu olma özelliğini de kazanmıştır.
Oyun bir mahallede geçer. Hepsi bu kadar aslında. Ne bir kahramanı ne başlangıçtan sona doğru gelişen bir olay dizisi var. Prof. Dr. Sevda Şener'in AÜ DTCF Yayınları'ndan kısaltılarak aktarılan notlarında, oyun hakkında şu yorumları paylaşmaya değerdir: "Oyunun asal teması, yaşamın ölümden doğuma, doğumdan ölüme sürekli bir devinim içinde olduğu ve bu devinimin bir kısır döngü olarak durmadan kendini yinelediğidir. Oyunun toplumsal teması ise, toplum bünyesindeki sürekli bir değişim ve bu değişimin yarattığı ekonomik güvensizlik ve değer karmaşasıdır. Mahallenin portresi, bir geçiş döneminin manzarasını gösterir. Bu dönemde çelişik değerler yan yana yaşamakta; bu durum insanların güvensizlik duymalarına ve birbirleri ile çatışmalarına yol açmaktadır."
Köşebaşı, seneler önce sahnelendiğinde rol alan oyuncuların fotoğraflarıyla da süslenmiş olarak çıktı karşımıza. Tiyatronun vefasının güzel bir örneğiydi bu da...
Ancak itiraf etmeliyim ki; çok yavaş akan bu oyuna yorgun giderseniz zaman zaman dalıp gitmenizi engellemeniz çok güç oluyor.
Çok hareketli, şen şakrak bir oyun beklentiniz yoksa; hayatın doğum ve ölüm gibi devinimlerine kafa yormayı seviyorsanız Köşebaşı'nı mutlaka izlemelisiniz...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder