Şehirli, şehrin karmaşıklığında sıkışmış, telaşlarında bunalmış. Kaçacak sakin bir yer istiyor. Betonların arasında göremediği toprağı, yeşili, kuş seslerini, doğayı arıyor. Git gide doğallığını kaybeden sağlıksız besinlerden kurtulup organik meyve sebze üretmek; kendi bahçesini kurmak, kendi doğal ürünlerini üretmek istiyor. Şehirden kaçmak için bir yol arıyor...
Köylü, köydeki hayatın zorluğundan bıkmış; tarla, bahçe, hayvanlarla uğraşmaktan yorulmuş. Her şeyin çok daha pratik olduğu şehre gidebilmenin hayalini kuruyor. Kendi ürününü üretmenin zorluğu ağır basıyor, süpermarketten almayı tercih ediyor. Her gün hayvanlarla iç içe olmaktan bıkmış, insanlarla birlikte yaşamak istiyor artık. Köyden kaçmak için bir yol arıyor...
Gün geliyor, bir yol bulunuyor! Gayrimenkul ticareti yapan firmalar geliyorlar köye. Köylünün sahip olduğu tarlayı satın alıp parselliyor ve yarım dönümlük parçalar halinde şehirliye satıyorlar. Köylü memnun, tarlasının karşılığında aldığı para ile şehirden bir ev (belki bir gecekondu) satın alabilecek, artık şehre taşınıp hayalini kurduğu şehir hayatını sürebilecek! Şehirli memnun, ufak da olsa bir bahçesi var şimdi. Şehirden sıkıldığı an kendini köydeki bu bahçesine atabilecek. Kendini toprak işlerine verecek, meyvesini sebzesini yetiştirebilecek. Şehrin gürültüsünden, kirliliğinden uzak bu köyde, bu tarlanın ortasında kuş seslerini, kuzu melemelerini duyabilecek.
Köylü, kentin çarpıklığına katkıda bulunduğunun farkında olmayacak, şehirli ise tarla olarak ürün ekilmesi ve hem ülke ekonomisinde hem halkın temel gıda ihtiyaçlarının karşılanmasında büyük payı olan tarlaların bölük pörçük edilmesine sebep olduğunun...
Şehirli, yorucu bir mesai sonrası arabasına atlamış ıhlamur ağaçları diktiği bahçesine giderken yolda şehirden ev bakmaya giden köylü ile karşılaşacak. Birbirlerinden habersiz geçip gidecekler...
Selcan
26/10/2013
Ankara
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder