Aile birlik ve beraberliğinin giderek yok olmaya yüz tuttuğu günümüz dünyasında aradığımız güven ve sevginin sadece aile ortamında bulunabileceğini ifade etmesi açısından da ayrı bir önem taşıyor."

Kardeşlerin en büyüğü Lennie, hayatını büyükbabasına adamış, kendisine dayatılan kurallara boyun eğmiş, mutluluğu hiç tadamamış, kendine güvensiz bir bireydir. Ortanca kardeş Meg ise şarkıcı olmak amacıyla küçük yaşta evden ayrılmış, ailesinden ayırdığı yolunda başarısızlıklarla karşılaşsa da pes etmemiş, hayata karşı sert ve bağımsız duruşundan ödün vermemiş çekici bir kadındır. Oyunun özünde, bu üç kardeşi yıllar sonra bir araya getiren Babe ise çok genç yaşta evlenmiş, kocasının saldırgan ve küfürbaz biri olmasına rağmen ona katlanmış; ancak sabrının tükendiği noktada sudan bir bahane ile kocasını öldürmeye teşebbüs etmiş, işi deliliğe vurmuş biridir.
Birbirine hiç benzemeyen bu üç kızkardeş, yıllar sonra bir araya geldiklerinde, yıl

Kardeşler arasında şu konuşma çok çarpıcıdır:
- Annemin neden kediyi de astığını anladım. Yalnız ölmek istemiyordu. Gideceği yerde yalnız olmak istemedi. Burda hep yalnızdı, orda yalnız kalmak istemedi. Yoksa kedileri sevmediğinden değil! Annem kedileri çok severdi...
Ben annem gibi olmayacağım; çünkü ben yalnız değilim!..
- Değilsin tabi tatlım. Biz varız!..
Ne kadar farklı olursa olsun, kardeşler arasında hep var sanırım bu duygu. İnsanın dönüp dolaşıp geleceği yer ailesi oluyor her zaman. Herkes bir gün çekip gidiyor hayatından; bir tek ailesi kalıyor... Tüm hataları, tüm başarısızlıkları, yüzüstü bırakmalarına rağmen, bir tek ailesi affediyor insanı. Günün sonunda, bir tek ailesi kalıyor yanında...

Selcan
Ocak 2009
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder