26 Mayıs 2008 Pazartesi

Zor

Bilmiyorsun...

Bir gün aramaz olacaksın.
Telefonum hiç çalmayacak senden sonra,
Hiç mesaj gelmeyecek.

Okunmamış hiç ileti olmayacak
e-posta hesabımı her açışımda.

Bilmiyorsun...

Gideceğin günü beklerken sana alışmak ne kadar zor, bilmiyorsun!!

22042008 2111
Ankara

.

Sıyrılıp Gelen

Soluk bir ay dolanıyor kentin üstünde her gece…
Her gece, bilge bir gezgin tavrıyla adımlıyor yolunu!

Güz yanığı, bir durgun sessizlikle örtülü her şey;
Ve yırtılmış bir tül gibi savrulup duruyor zaman…

Suların sesini dinle şimdi, ormanın fısıldayışlarını.
Usulca yarılıyor dağların göğsü,
Bir aşkı dinlendirmek için…

Ve gözleri uzak yamaçlarda aranıp dururken bir şeyleri,
Sessiz ve sakin beklemekte,
Bekledikçe bileylenen yürek!


Belli ki dağların, denizlerin ve göllerin üzerinden
Sıyrılıp gelmektedir seher...
Belli ki yakındır;
Doğayı ve hayatı sarsacak saat!...

Ahmet Telli

.

Uçak

İlk uçak yolculuğumdu..

Çok keyifliymiş uçakla yolculuk yapmak...

Havalanışında tüm yeryüzü kurallarını hiçe sayar gibi o koca cüssesiyle seni de havalandırıyor ya, o sırada boyut değiştiriyorsun sanki.
Bulutların üstünde bambaşka bir dünya varmış da seni hızla o dünyaya götürüyormuş gibi bir acele içinde sanki uçak, hızla ilerliyor..

Bulutlar pamuk yığınları gibi, üstünde ilerliyorsun, içinden geçiyorsun...
Korkudan çok heyecan, coşku hissediyorsun o anda..

Bir tek inişte, tekerleklerin yere değdiği anda inanılmaz bir hızla ilerlediğini hissediyorsun. Sanki pist yetmeyecek de yoldan çıkacakmış gibi bir korku kaplıyor bi an... Ama yetiyor:)

Selcan

2008, 05

25 Mayıs 2008 Pazar

Taş-kent


Mardin
Mayıs '08

.

Beklemek

Beklemek... Aramayacağını bilmek belki de... Gelmeyeceğini bilmek...

Tesadüf değil belki de beklemezken yapılanların, beklediğim anda yapılmayışı! İçten içe, çalmayacağını bildiğim için bekliyorum elimde telefonla. Yazmayacağını bildiğim için bakıyorum sürekli e-posta hesabıma...

Bahanesi yok. Aramak istediği için arıyordu, aramak istemediği için aramıyor.
Ve ben aramayacağını bildiğim için...bekliyorum...

Selcan
020508
Ankara

.

Won't Surrender


I know you think that I shouldn't still love you,
Or tell you that...
But if I didn't say it, well I'd still have felt it
where's the sense in that?

I promise I'm not trying to make your life harder,
Or return to where we were..

I will go down with this ship
And I won't put my hands up and surrender!
There will be no white flag above my door..
I'm in love and always will be!

I know I left too much mess and
destruction to come back again.
And I caused nothing but trouble...
I understand if you can't talk to me again.
And if you live by the rules of "it's over"
then I'm sure that makes sense.

I will go down with this ship,
And I won't put my hands up and surrender...
There will be no white flag above my door!
I'm in love and always will be...

And when we meet, which I'm sure we will!
All that was there, will be there still...
I'll let it pass and hold my tongue!
And you will think
That I've moved on...


I will go down with this ship,
And I won't put my hands up and surrender!
There will be no white flag above my door.
I'm in love and always will be!

I will go down with this ship,
And I won't put my hands up and surrender...
There will be no white flag above my door!
I'm in love and always will be...

`

23 Mayıs 2008 Cuma

10 Mayıs 2008 Cumartesi

8 Mayıs 2008 Perşembe

Herkese Başka...


Sormayın neden bu durgunluğum,
Görmeden kuytu yaralarımı...
Sormayın neden bu huysuzluğum,
Bilmeden saklı duygularımı!

Çok mu dertsiz duruyorum,
uzaktan bakınca?

Çok mu kalender sandınız,
dert anlatmayınca?


Gamsız hayat,
herkese başka sunar,
garip oyunlarını...
Gamsız hayat,
herkese başka kurar,
kahpe tuzaklarını...
Gamsız hayat,
herkese başka sorar,
geçmiş hesaplarını...
Gamsız hayat,
herkesi başka yorar,
görmez gözünün yaşını...

Sanmayın biter bu durgunluğum,
Sarmadan kuytu yaralarımı...
Sanmayın biter bu huysuzluğum,
Açmadan saklı duygularımı!

Çok mu güçsüz duruyorum,
derdimi paylaşınca?

Çok mu çaresiz dersiniz,
dertten ağlayınca?


Gamsız hayat,
herkese başka sunar,
garip oyunlarını...
Gamsız hayat,
herkese başka kurar,
kahpe tuzaklarını...
Gamsız hayat,
herkese başka sorar,
geçmiş hesaplarını...
Gamsız hayat,
herkesi başka yorar,
görmez gözünün yaşını...

...

4 Mayıs 2008 Pazar

Yanıyor İçimizdeki Orman


Eyvah! Şiirler azalmış...
Yanıyor içimizdeki koskoca orman!

.

Aşk da Deprem Gibidir

Aşk da deprem gibidir: Ne zaman kimi vuracağını asla önceden bilemezsiniz.

Gece yarısı aniden, dipten yükselen coşkulu bir dalga gibi kabarır içinizde... Toprak ayağınızın altından kayıyor gibi olur ve en hazırlıksız olduğunuz anda bütün şiddetiyle vurur.

Sarsılır, neye uğradığınızı şaşırırsınız.

Heyecan, korku, kararsızlık, cesaret, acı, öfke, hüzün, merhamet, şiddet kaplar bir anda dünyanızı... Eş dost yardıma koşsa da kolay toparlanamazsınız.

Bittiğinde ağır bir enkaz bırakır geride...

Daha da kötüsü, “tamamen bitti” sandığınız sarsıntı, hafif şiddette artçı şoklar halinde yıllarca sürebilir. Kalbinizdeki kırık hat, ara sıra yoklar yeniden...

Aynı baş dönmesi beklenmedik bir anda tekrarlayabilir.


Can Dündar
Benim Gençliğim

.