17 Şubat 2010 Çarşamba

Deli Kızın Türküsü

I

Sabahleyin

Karayı kaldırın, mavi koyun; umudumu yitirmedim!
Beni çağırın gülümserken uykunun bir yerinde.
Eliniz beyazken uzatın isterim.
Karayı kaldırın, sevgi koyun; umudumu yitirmedim!

Ben ışıklar, konfetler, bayramlar istemem.
Uzanmışım gölgeliğe bir başıma...
Şu uzaktan, tükenmez yalnızlıktan
İçten içe ürküyorum ama;
Böyle de iyiyim!

Siz dayanılmaz bir "günaydın"sınız;
Sabah sabah insanı ayağına getiren.
Hiç yoktan dünyayı, kendini sevdiren.
Siz çocuk ağızlı bir "günaydın"sınız...

Çocuk ağzınızla biraz daha durun!
Gittiğinizde güz gelmiş olacak...

Güz gelirken bir yanı kara sevdalarla,
Avcumda bu yavru kuş varken tedirgin
Sizde tutunacak, yaslanacak kollar...
Biraz daha durun, biraz daha
Karayı kaldırın, mavi koyun; umudumu götürmeyin!

Akşamüstü

Yollarda akşam dönüşü, yorgun argın.
Siz yoksunuz, şiir yazan ellerim yok!
Yarımla dışa dönmüşüm, yarım susken.
Çizginin üstündekiler yüz yüze...
Koca bir gün ne yapmışım, nasıl yaşamışım;
Haberim yok!..

Dokunup çekilen bir şarkı rüzgarla
Vakti yalanlıyor sıcak sıcak...
Sinema dönüşü, iş dönüşü yahut bahanesiz
Beyazın tam ortasında bekliyorum.
Ya gelmezseniz ne olacak!..

Maviyi kaldırın, kara koyun sırasıdır.
Bana yeni tutkular gerek, bıktım!
Bir solukta buz gibi yaşamak isterim.
Beni öldürürse bu umut öldürür!..

Gece türküsü

Alıp ayaklarımı yollardan şöyle rahat...
Tam kendimi bulacakken
Kim getirir sizi başucuma?
Kim kaldırır uzun uykunuzdan?..

Başlar gecenin oyunu, delice!
Dizlerime yükselir bir deniz...
Anıları, küçük yıldızlar gibi karanlıkta
Yanıma, yöreme indirirsiniz...

Ben ışıklar, konfetler, bayramlar istemem!
Uzak uzak gitmede fayda yok...
Şimdi bütün şehirler birbirine benzer.
Bir kendi kendime doyasıya...
Bu gece sussanız, dinlensem;
Ne gezer!

II

Şimdi insanların yalnız kolları var!
Ve ben delice bir şey istiyorum...
Şimdi insanların yalnız kolları var!
Ve ben başımı koyuyorum...

Tuttu, bir alacakaranlık bastı.
Bütün şehirler birbirine benzedi...
Saklı köşem bir daha aldattı ellerimi!
Ellerimde iki üç isim kaldı...

Adına yakılan mumlar İsa'nın,
Yana yana bitti, umutsuz...
İsa, resimleri kadar güzel değildi.
Biri kardeşliğimi aldı gitti!
Şimdi ben delice yaslanmak istiyorum!
Şimdi insanların yalnız kolları var...

III

Sana büyük caddelerin birinde rastlasam,
Elimi uzatsam, tutsam, götürsem...
Gözlerine baksam, gözlerine. konuşmasak...
Anlasan!..

Elimi uzatsam, tutamasam!
Olanca sevgimi, yalnızlığımı,
Düşünsem, hayır düşünmesem!
Senin hiç haberin olmasa...
Senin hiç haberin olmaz ki!
Başlar, biter kendi kendine o türkü!..

Yağmur yağar, akasyalar ıslanır.
Bulutlar uçuşur geceleyin.
Ben yağmura deli, buluta deli...
Bir büyük oyun yaşamak dediğin!
Beni ya sevmeli ya öldürmeli!..

Yitirmeli büyük yolların birinde, ne varsa...
Böcekler gibi başlamalı yeniden!
Bu Allahsız bu yağmur işlemez karanlıkta!
Yan garipliğine, yürek yan!
Gitti giden!..

Gülten Akın


16 Şubat 2010 Salı

Kalp Kırığı

Durmuş bir kalp...
hala kırılabilir mi?

03032008

7 Şubat 2010 Pazar

Akıllı Gül

Gül güzel koktuğu için onu seversiniz. Yoksa gül, onu sevdiğiniz için güzel kokmaz. Gülün sevilmeyi başarmasının yolu, sevilmeyi istemesi değil, sevgiyi hak edecek güzellikte kokmayı istemesidir. (...) Gül, sevilmeyi isterse karşısındakini değiştirmeye çalışır. Oysa sevilmeyi hak edecek güzellikte kokmayı isterse kendini değiştirmeye ve geliştirmeye adanır. O güzel kokarsa herkes onu sever. Akıllı gül, burnu çürümüş böceği de dert etmez.

Ruhsal Zeka
Dr. Muhammed Bozdağ



4 Şubat 2010 Perşembe