30 Temmuz 2008 Çarşamba

Buradan Açınız

Bu kadar kolay olsa keşke...

Hayat bize açılmaya hazır kapılar ayarlasa ve oklarla gösterse nerden açacağımızı. Bir kahve ambalajını açmak gibi, gösterilen yerden açıversek, bunun "Yap!" denileni yapmak olduğunu gözardı ederek... Düşünmesek, yormasak kendimizi. Ordan açıversek ve ulaşsak istediğimize.

Bir bisküvi paketini açar gibi olsa birinin kalbini açmanın yolu. Bir yerlerde bir "Buradan açınız!" bulsak, oradan açsak kalplerimizi. Hayat bize yol gösterse keşke nereden açacağımıza dair.


Buradan açınız..

Selcan
16/06/08

29 Temmuz 2008 Salı

25 Temmuz 2008 Cuma

Ctrl + Z

Hayatta da olsa keşke.. Son işlemi geri alabilmek...

O son sözü hiç söylememiş olabilsek, tüm etkilerini geri çevirebilsek, eski haline döndürebilsek...

Yaptığımız son hareketi, tüm etkileri ve sonuçlarıyla geri alabilsek keşke. İki tuşa basmak kadar kolay olsa.. Tek sıkıntı, ctrl ile z tuşuna aynı anda basabilmek gibi basit bir koordinasyon sorunu olsa. Bir parmağımız bir tuşta, başka bir parmak diğer tuşta, basıversek ve geriye dönse her şey.

Keşke...

Selcan
21/7/2008
Ankara

.

24 Temmuz 2008 Perşembe

Kilo

Bacak bacak üstüne atınca, alttaki bacağım üsteki bacağımın ağırlığından eziliyor; sürekli yarışıyorlar kendi aralarında üstte kalan bacak olmak için...

İşte o zaman anlıyorum kilo aldığımı!

Selcan
24/7/08

23 Temmuz 2008 Çarşamba

21 Temmuz 2008 Pazartesi

18 Temmuz 2008 Cuma

Genç İntihar

Neden bu kadar genç intihar?
En çok dışlananlar ve en kırılgan olanlar onlar da ondan mı?
Kalpleri henüz nasırlaşmadığından mı?
Yaşamın hoyratlığı karşısında en çabuk onlar gerileyip vazgeçtiklerinden mi?
Var olduklarını kanıtlamanın tek yolunu yok olmakta gördüklerinden mi?
Dışa vuramadıkları öfkelerini kendilerine yönelttiklerinden mi?
Sınavlar geçit, sevdalılar yüz, ebeveynler izin vermediğinden mi?
Hayat hiç gülmediğinden mi?
Ufukta umut görünmediğinden mi?

Can Dündar
Benim Gençliğim

.

Gece ve Rüzgar



Temmuz 2008
Ankara

17 Temmuz 2008 Perşembe

hayatımızıkolaylaştıranboşluklar

Düşünsene, ne kadar zor olurdu düşüncelerini aktarabilmek yazılara, kelimeyi kelimeden ayıran o boşluk olmasa...

Selcan
Nisan '08
Ankara

.

Dünyanın En Tuhaf Mahluku

Akrep gibisin kardeşim,
korkak bir karanlık içindesin akrep gibi!
Serçe gibisin kardeşim,
serçenin telaşı içindesin.
Midye gibisin kardeşim,
midye gibi kapalı, rahat...
Ve sönmüş bir yanardağ ağzı gibi korkunçsun, kardeşim.
Bir değil, beş değil,
yüz milyonlarlasın maalesef.
Koyun gibisin kardeşim,
gocuklu celep kaldırınca sopasını,
sürüye katılıverirsin hemen!
ve âdeta mağrur, koşarsın salhaneye...
Dünyanın en tuhaf mahlukusun yani,
hani şu derya içre olup
deryayı bilmeyen balıktan da tuhaf!
Ve bu dünyada, bu zulüm
senin sayende.
Ve açsak, yorgunsak, al kan içindeysek eğer;
ve hâlâ şarabımızı vermek için üzüm gibi eziliyorsak
kabahat senin,
— demeğe de dilim varmıyor ama —
kabahatin çoğu senin, canım kardeşim!

Nazım Hikmet Ran

.

11 Temmuz 2008 Cuma

Hayat da Bekler mi?

... düşünmek istemiyorum. Kafamı yormak istemiyorum. Ama hayat ne yapıp edip beni o duruma sokuyor. Kovaladıkça kaçıyor, kaçtıkça kovalıyor.
Olduğum yerde dursam, ne kaçsam ne kovalasam, hayat da durur bekler mi acaba?

07/08

Gün Batımı


09/07/2008
Didim

Gün Doğumu


10/07/2008
Didim

1 Temmuz 2008 Salı

0–0

Kendimi insanlara fazla açıp üzülme riskine girmek istemiyorum. Maç 1–0 olsun, benim olsun misali... Yarı sahadan çok fazla çıkıp kaleyi savunmasız bırakmaya gerek yok. Orta saha ağırlıklı, gol attıktan sonra defansa dönerek fırsat buldukça uzun paslarla ileriye çıkan; ama kaleyi hiç boş bırakmayan bir maç anlayışım var artık. Vaktimin çoğunu kendimle; yapmak istediklerimi yaparak, yapmak istemediklerimden uzak durarak geçiriyorum... Arada görüşmek isteyen arkadaşlar olursa onlarla görüşüp beklentileri artırmadan hemen kendime dönüyorum.

Hele bugünlerde 1-0’dan da geçtim, kale sahası içinde çift vuruş yapılırken tüm oyuncuların kale önüne dizilmesi gibi tamamen gol yememeye odaklı bir strateji izliyorum. 0-0'a razıyım; yeter ki gol yemeyim! Arkadaşlıklardan bile vazgeçebilirim beni üzme ihtimalleri varsa. Görüşmeyi bile kesebilirim. Tüm takım oyuncularımla savunmadayım. Gol atma hevesim yok, yemeyim yeter. Beraberlik bana yeter. Ne kazanç, ne kayıp! Ne mutluluk, ne acı! Var gücümle kalenin önüne dizildi savunmalarım, korkularım, sevinçlerim, üzüntülerim, yaralarım, acılarım... Tek hedef gol yememek! Her türlü yaklaşımı engelliyor, herkesi uzak tutuyor belki; ama bir gol daha yemeye gücüm yok. Maça devam etmek zorundayım, hayatıma devam etmek zorundayım. Bir gol daha yemeye, bir kez daha yanılmaya, bir kez daha hayal kırıklığı yaşamaya, bir kez daha aldatılmaya, bir kez daha sevip sevilmemeye gücüm yok...

Varsın, gol atmamış olayım. Varsın sevilmemiş olayım. Ben sevip üzülmedikten sonra önemli değil. Gol yememek bana yeter. 0–0 bana yeter bu maçta!

Selcan

01/04/2008
Ankara